Yeme bozukluğunun arkasından çocukluk çıktı
İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal açlık ve yeme bozukluğu konusunda önemli değerlendirmede bulundu.
Yeme bozukluğunun bir çeşidi olan duygusal açlıkta biyolojik olarak aç olmamasına ve vücudun ihtiyacı olmamasına karşın kişinin tıkınırcasına yemek yediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, burada kişinin neden yediğinin sebeplerinin tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Sebebin tespit edilmeden tedavinin mümkün olmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi burada duygusal ihtiyaçlarını gidermek istediği için yiyor. Yeme bozuklukları ciddi bir şekilde şu anda hem modernizemin bir nevi sonucu ve kâbusudur.” dedi. Dünyada obezitenin salgın derecesinde olduğunu ülkemizin de bu konuda ABD ve Suudi Arabistan’ın ardından üçüncü sırada yer aldığını kaydeden Tarhan, “Yaşam boyunca ortaya çıkan bir durum olan obezite yeme alışkanlıklarıyla ilgilidir. Yeme bozukluğu olan kişiler yemek yemeyi yaşam amacı gibi görmeye başlıyorlar.” dedi.
Blumia nervozanın genellikle genç kızlarda görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu hastalığın arka planı araştırıldığında genellikle depresyon ve bağlanma bozukluğu olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocukluk döneminde özellikle anneyle yemek yeme konusunun fazla konuşulduğu, yüceltildiği bir ortamda büyümüşse çocuk yemek yemeyi bir iletişim biçimi haline getiriyor. ‘Yemek yersem sağlıklıyım ya da mutlu olurum. Yemezsem mutlu olamam’ tarzında bir davranışa dönüştürüyor. Bu tip yeme bozuklukları onun artık hayatını takip etmeye başlıyor. Doyduğunu hissettiği halde yine yiyor. Biraz pişmanlık hissediyor. Sonra gidip onu kusarak çıkartmaya çalışıyor. Hayatı bunun etrafında dönüyor. Araştırıldığı zaman çocukluk travmaları ortaya çıkıyor. Çocuk bu çocukluk travmalarını telafi edemiyor. Patolojik bir davranış ortaya çıkıyor.” dedi.